ABD Anıları - Homestay I
Selamlar
sevgili okur!
Bu
yazımda sana Homestay nedir nasıl kullanılır onu anlatacağım. Tahmin edeceğin
üzere Homestay, (Home=ev), (stay=kalmak) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşan bir
sözcük. “Evde kalma” olarak çevirebiliriz. Yani ABD’de belli bir yaşa gelip
evlenemezseniz size “Homestay” diyorlar :D Homestay Kathy, Homestay Samantha
gibi lakap takıyorlar :D Buraya kadar olan kısım şakaydı tabi. Şu an gülmekten
yerlerdesin lütfen toplan ciddi bir şey anlatağız şurada :D
Efendim
homestay tanımını “Aile yanında kalmak” olarak yapabiliriz. ABD’ye yurt
dışından gelen öğrencilerin konaklama için seçeneklerinden birisi. Hatta bence
en iyisi. Dili ve kültürü öğrenmeniz, bulunduğunuz il veya ilçe ile daha iyi
kaynaşabilmeniz için en azından birkaç ay boyunca bir aile yanında kalmak yaşamınızı
çok daha kolay hale getirecektir. Ayrıca kafanızda yurt dışındaki insanlara
karşı tabu varsa bunları yıkmanın en hızlı yolu da bu olabilir. Tabi bunlar
evinde kaldığınız aileye de bağlı. O konu da ben şanslıydım ve hep nezih
insanlara denk geldim. Toplam 10 ay boyunca iki farklı ailenin yanında kaldım.
İki aile de gayet yardımsever idi. En ufak sorunumda bile hep ilgilendiler
sağolsunlar.
İlk
yazımda Oregon’a ulaşma maceramdan bahsetmiştim hatırlarsanız. Hah işte, buraya
geldikten iki gün sonra Craigslist‘te (Türkiye’deki Sahibinden.com gibi bir
site) bir tane aile yanında kalma ilanı gördüm. Mesaj attım ve görüşmeye
gittim. Ev güzel olmasına rağmen içimde hala kötü bi his vardı. Bir başka
ailenin yanında kalmak bana çok ters geliyordu. (2 ay sonraki Yunus çok farklı
şeyler söyleyecekti 😊 ). Neyse kabul ettik, fiyatta anlaştık ve
eve taşındım. Taşındım dediğime de bakma. Elde bir bavul, İstanbul’a yeni
gelmiş İlyas Salman gibi gittim eve :D
Yanına
taşındığım aile Anne (Anny), Baba (Aristotel) ve 5 çocuktan oluşuyor.
Çocukların 3’u evli ya da başka şehirde yaşıyor. En küçük ikisi Beniamın ve
Jonathan ise anne babası ile kalıyor. Küçük dediğime de bakma biri 25 diğeri 21
yaşında. Aile yaklaşık 30 sene önce Romanya’dan ABD’ye göç etmiş (etmek zorunda
kalmış). Çavuşesku zamanında bayağı sıkıntı çekmişler. En son çareyi de ülkeden
kaçmakta bulmuşlar. Evin babasının kardeşi Romanya’da devlet tarafından
öldürülmüş. Baba “Ben kalsaydım ben de öldürülürdüm” diyor. Anny teyze ise
Romanya’da öğretmenmiş. Oldukça muhafazakar dini bütün bir Hristiyan aile 😊 Her Pazar alırlar ellerine İncili giderler kiliseye.
İbadet-ü taatlerini yerine getirirler :D Bi kaç sefer ben de katıldım onlara.
Haziran 2017-Eylül 2017 arasını bu güzel ailenin yanında geçirdim.
Ev
okula 4.5-5 km uzaklıkta. O zamanlar araba da yok. Günlük 10 km bisiklet ile
gitmek zorundayım. Aslında bulunduğum şehirde toplu taşıma ücretsiz ama
otobüsler sık gelmiyor. En az 30-40 dk beklemelisiniz. Onu beklemektense
bisiklet pedallamak daha mantıklı geliyor. 10 km bisiklet sürmek biz Türkler
için bayağı zor bi iş. Çünkü Türkiye’de bisikletin gündelik hayatta
kullanımı yaygın değil maalesef. Zaten ben en son bisikletimi 12-13 yaşında
sürmüş biriyim. Burada ise şehrin neresine giderseniz gidin yolun en sağ 1-1.5
metrelik kısmını bisiklet şeridi olarak ayırmışlar. Bisiklete binmek insanların
hobileri arasında kendisine rahatça yer bulabiliyor. Mesela, 50 yaşında birisi
bisiklet ile tek seferde 50-60 mil (~90 km) yol gidebiliyor. Biz de ise
özgeçmişe yazılan “kitap okumak, satranç oynamak, bisiklete binmek” ten öteye
geçemiyor maalesef 😊
Ayrıca ilk taşındığım günler Ramazan Ayı’nın son haftasına denk gelmişti. Bisiklete
alışma sürecim oruca denk gelince daha bi güzel alıştım bisiklet sürmeye :D İlk
günler geceleri dizlerim ağrıyordu :D (neyse ki bir haftaya geçti) Bi de
okuldan eve gelirken yaklaşık 40-45 derecelik eğimi olan 50 metrelik bir yokuşu
çıkmam lazım. Başlarda bisikletten inip öyle çıkıyordum o yokuşu. Ama bir ay
sonra gayet profesyonelce vitesi küçültüp yokuşu çıkabilir seviyeye geldim :D
(o yokuşu ilk çıkabildiğim zaman çok sevinmiştim ne yalan söyleyeyim :D).
Aha bu da o zalım yokuş :D
|
Neyse,
daha alışma sürecindeyken bir gün eve geldim. Tabi yazın sıcağı (vücuttaki her
gözenekten ter akıyor :D), ev sahibi Anny Teyze bana acıyan gözlerle baktı ve
“Yunuscuğum istersen Ramazan bitene kadar ben götürüp getireyim seni” dedi.
Tabi normal insan “ iyi fikir olur tabi!” derdi. Normal insan. “yok’’ dedim.
“Ben alışıyorum bu benim için daha iyi” dedim :D Ama ev sahibinin nezaketi beni
taa süramdan vurdu 😊
Okula
başladığım ilk hafta bana üç tane aşı yaptılar. Tetanoz, kızamık vs. Aslinda bu
asılar Türkiye’de de yapılıyor ama bağlı olduğum nüfus müdürlüğünden
çocukluğumda olduğum asi kayıtlarını bulamayınca burada onları yapılmamış
saydılar sapladılar 3 tane iğneyi benim zavallı 2 tane kolcağızlarıma. Önce hissetmedim
tabi, akşam eve geldim uyudum. Sabaha karşı benim kollarıma bir ağrı girdi, o
tarafa dönüyorum olmuyor bu tarafa dönüyorum olmuyor. Neyse kalktım evin içinde
dolaşmaya başladım. Bahçeye gittim oralarda dolanıyorum acı ile. Sabah 7 gibi
Anny teyze de uyandı beni gördü. Durumumu anlattıktan sonra dolaptan bir buz
kütlesi çıkardı verdi. Bi de gitti ağrı kesici krem getirdi sağolsun. Onu da
uyguladıktan sonra biraz rahatladım.
O
ailenin yanında kalırken hem ABD hem Romanya hem de Hristiyanlık ile ilgili
fikir sahibi oldum. Dil, din, ırk her şeyi konuştuk 😊 Mesela “çorba” sözcüğü Romanya dilinde ve Türkçe’de
kullanılan ortak sözcükmüş. Başka bir gün beni alıp bağlı oldukarı hristiyan
cemaatin yemekli toplantısına götürdüler 😊 Bu
aile sayesinde tek başımayken tanıma fırsatımın olmayacağı değişik kişilerle
buraya gelişimin ilk üç ayında tanıştım.
|
Bu
yazıya da burada son verelim değerli okur. Bir başka ailenin yanında da
yaklaşık 7 ay kaldım. Oradaki izlenimlerimi de başka bir yazıda aktarayım.
Kendine iyi bak. Buraları da takip et ha! Veterinerlikle alakalı yazılar
yazıyorum ayrıca 😊
Yunus Gültekin
Yorumlar
Yorum Gönder