Umut

İnsanları ayakta tutan iskeletten ötedir adeta, yıkılmayı engelleyen kolonların adıdır ’umut’. Umutsuzluk okyanusunda yüzmeyi alışkanlık haline getirenlerin de muhakkak vardır bir umut birikintisi aslında. Ne kadar karanlık olsa da umut dehlizleri, bir ışık görünür muhakkak. Ufacık, sanki bir çakıl taşı büyüklüğünde bir ışık demetidir. Hatta ne kadar küçük olursa olsun, en karanlık anlarda kendini daha da bir belli eder bu ışık sızıntısı.

Ama o kadar odak noktası olmuştur ki bu karanlıklar, göremez bir türlü bu karanlık yüzücüleri. Göremez yahut görmek istemez yahut görmek için nötron kadar bir çaba bile sarfetmez. Oysa Allah cc. da yasaklamıştır umutsuzluğu. Her yerde darb-ı mesel olmuştur ‘’ Allahtan ümit kesilmez’’ sözü…

Bu karanlık yüzücülerine bir el gerektir aslında. Kafalarını ışığa çevirecek bir el. Bazen okşarcasına, bazen tokatlar gibi uğrar bu karanlıklara. Belki bir dost, belki eş, belki anne baba elidir bunlar. Ama genelde bu ellerin sahibi, bu yüzücüleri seven bir çift ele sahiptir. 


Kimisi iter bu eli bazısı isyankarca. Ama genellikle çoğusu döner ışığa ve başlar aydınlık günlerin kronometresi usulca ilerlemeye…

Umuda, karanlık yüzücülerine ve Alperen kardeşime ithafen

Yorumlar

Yorum Gönder