Sosyal Fay Kırıkları: 6 Şubat Türkiye Depremi ve Bir Avrupa Sosyolojisi Özeti
Twit şu: “bir tane alman arkadaşım da yazmadi irem
deprem olmuş ailen var mıydı orda veya yardıma ihtiyaç var mı. elli tane story
attım erzak, bağış vs.için yardımı geçtim story dahi atmaya tenezzül etmemiş
hiç biri ya.” (@waslosirem)
Depremin ilk anından itibaren
Ermenistanlı, Hintli, Kolombiyalı, Ukraynalı arkadaşlarım yanımda oldular.
Defalarca destek için yazdılar ve hatta bağış yaptılar mağdurlar için. Bunların
yanında da 2 Alman arkadaşım vardı ve onlar da aynı şekilde oldukça yardımcı
olup maddi destek de oldular oradaki insanlar için benim kanalımla.
Duygulandım, sevgim perçinlendi, gururlandım. Mutlu oldum. Fakat tüm bunların
bir İSTİSNA olduğunu fark etmem üstteki tweet sonrasında zihnimdeki
tartışmalarım sonrası mümkün oldu. Günlerdir Instagram ve WhatsApp’ta story
paylaşıyorum, yardım linkleri yolluyorum, depremi ifade ediyorum. Milyonlarca
insanın dramını anlatıyorum kendi halimde. Bu story’lerin tamamı da Almanca ve
İngilizce. Amacım da bir farkındalık ve oradaki insanlar için yardım. Bu
yardımı insanlar gizli yapıyordur yaaa diye kendimi avutuyordum fakat kritik
noktayı atlamıştım.
5 senedir birlikte defalarca
zaman geçirdiğim, mutlu günlerini ilk kutladığım, zor günleri için ilk geçmiş
olsun mesajı attığım, yüzlerce kez yemek yediğim, sosyal açıdan baya baya
entegre olup empati hissettiğim YUKARIDAKİ İSTİSNALAR HARİÇ bir mesaj bile
atmadı. Yardım etmeyi bağış yapmayı geçtim, (ki bunda da tepkim var o ayrı)
storyleri görüp geçmiş olsun ailen nasıl bile demedi. Bu insanlar bilgisiz
cahil cühela tayfa da değil. Baya baya hukukçu & akademisyen, benim
Gaziantep'ten geldiğimi adı gibi bilen, Alman basınında “GAZIANTEP DEPREMİ”
diye geçen afetin farkında olan insanlar. Bu bende öyle bir kırılma noktası
oluşturdu ki, depremin fay hattı gibi zihnimde bu toplumla olan bağ da kırıldı.
Yok oldu. Profesörüm kahveli güneşli gün storylerini atmaya devam etti, ötekisi
storylerime paylaştığım an tıklayıp devekuşu modunda takıldı, berikisi su aygırı modunda futbol
twitleri atmaya devam etti. Ki bunlar, doktora yemeğime çağırdığım, evime bile
davet ettiğim & evine gittiğim insanlar. Beklentim toplum genelinden değil
veya toplumdaki genel duyarsızlık değil. Yakinen bildiğim tanıdığım çevrenin
yaşattığı şok.
Bu büyük hayal kırıklığı
denizinde de yalnız değildim. Bu konuyu buradaki Türk arkadaşlarıma açtığımda,
çok benzer tepkiler aldım. Birisi hatta arkadaşa “Neden yardım edelim
depreme grevcilere para veririz” demiş. O arkadaşa Fransız arkadaşı “son
günlerde çok konuşma isteği yok diye psikologa gittiğini” anlatmış,
diğer Fransız “doktoru eklemleri ağrıyor diye koşu gününü azalttığı için
psikologa gitmiş” bunu söylemiş. Dertli diğer arkadaşım “mesaj
atan yazan tüm arkadaşlarım Brezilyalı Arap Perulu bilmem ne, ülke yıkılmış,
bunların -Fransızların- umrunda değil” dedi. Ki bunlar da entegre olmuş
kişiler. Öteki arkadaşım: “Öyleler ya, bana da bir arkadaşım Kosta Rika
gezisinden döndüm yeni öğrendim geçmiş olsun dedi sadece. Sadece kendi
planları, kendi rutinleri, kendi hayatları önemli onlar için. Başkalarının
başına gelenler, onların sorunu ve sorumluluğunda. Robot olmuş hepsi. Yardım
etmek ya da empati kurmak diye bir şey yok. Bencilliği bireysellik olarak
görüyorlar. Burada da derdi şov olan çok insan var. Yine de oradaki empati
yoksunluğu çok büyük boyutta. Bir de justify ederler devletin görevi, yok
sigortanın görevi deyip sorumluluk hissetmezler, bir de yargılarlar bile aaa
sigortası yok muymuş diye. Biz onların her bayramını kutlarız her geleneğini
öğrenmeye çalışırız ama bizimkilere gelince aynı ilgiyi kesinlikle göremedim.
Belki bir Vietnamlı bir de Rus arkadaşım ilgi gösterdi o kadar. Üzücü evet ama
onların bu özelliklerini ne kadar erken kabullenirsek o kadar iyi, özellikle
uzun vadede orada yaşamayı düşünüyorsak... ben ilk pandemide fark ettim, sonra
geri döndüm.” yazdı dertli dertli. Gördüm ki hiç yalnız değilim
yaşadıklarımda.
Hani anlamıyorum, bu kadar mı
robot oldunuz, bu kadar mı insanlıktan uzak oldunuz arkadaş? Aynı duyarsızlığı
Ukrayna savaşı başladığında da yaptılar, sonra duyarsızlığa tepki büyük olunca
duyarlılık şovlarına başlayıp profil fotoğraflarını siyaha çevirdiler. Fakat
Almanya’da bomba patladığında- sel olduğunda hepsine geçmiş olsun ilettiklerim
insanlar, deprem sonrası aynı acıyı ben yaşarken kayboldular. İyi insan kötü
insan vardır. Fakat iyi insan diye kodladıklarımın ne kadar kötü olduklarını
görmek beni yıkmıştır belki bilmiyorum. Gönül yollarımın fay hatlarını alt üst ettiler.
Bu saatten sonra yapacağım şey
ne? Mümkünse bu coğrafyayı terk etmek. Çünkü bağımı kopardım zihnen. Bu bağ
yeniden sağlanır mı bilmiyorum. Bu coğrafyayı terk edemezsem ise, Türkiye
hakkında her bok ile ilgili eleştiri yapan ama bu dönemde gıkı çıkmayan ‘tanıdıklarıma’
“o gün yardım ettin mi de eleştiri hakkına sahip olduğunu düşünüyorsun”
diyeceğim. Kindar biri değilimdir ama bugün yanımda olmayanları hayatımın
hiçbir anında yanımda istemediğimin farkındayım en azından.
Sağlıkla,
sevgiyle, sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder