Havası İngiltere, Halkı Fransa, Bürokrasisi Türkiye olan Şehir: Saarbrücken - Großes entsteht immer im Kleinen
Saarbrücken - www.varta-guide.de |
Selamlar
okurum. Nabiniz? Üstüm et mi kokuyor? Haydaaaa, ya daha yeni geldim kokutmuşlar
blogu ortalığı. Aman boşver şimdi kokuyu falan. Haberlerim var güzel güzel.
Bilin bakalım, ben bu yaz nerdeydim? (Nerden
bilelim yauv) Evet Erlangen… Peki şimdi neredeyim? (♫ Neeeerdeesin, beni unuuutsun demişsin
♫)
İşte asıl soru bu. Anlık olarak, -Hamburg & Berlin ve Bremen gibi şehir
eyaletleri saymazsak- Almanya’nın en küçük eyaleti Saarland‘ın başkenti, Fransa
sınırının gözbebeeei (yoook artık), yüzyıllardır
Almanya ile Fransa arasında defalarca el değiştirmiş olan Saarbrücken’deyim. [Kamu hizmeti: Zaaaarbrüken diye okunuyor
evet] Niye? Deli mi dürttü? Yoyoyoyo ekmek parası işte. Ekmeğimizin
peşindeyiz ekmaaağimizin. Soluklan anlatayım :D
Şimdi efendim malum önceki yazıda da belirttim ufaktan ama,
doktoramın sonuna yaklaştım. Bürokratik engelleri de aşıp en kısa zamanda
ismimin sol tarafında Dr. yazısını iliştirme hayaliyle günlerimi geçirmekteyim.
Ama sorun ne? Corona sonrası değişen kurallar sonucunda tezimi her istediğim
zaman savunamıyorum. Belirli periyodları (periyotları???)
beklemem gerekiyormuş. Onun haricinde taaa Temmuz ayında falan tezimin ilk
taslağını [metaforik olarak bahsedersem,
binanın kabasını] hocama teslim ettim. Hocam o ara tezimi okuyadursun [ya da okumayadursun] ben de o esnada
iş arayışlarına başladım. Neden? Çünkü ekmek aslanın ağzında değil midesinde.. (klişeden öldük be) Niye Erlangen’de
kalmadığım bayaaa uzun bir konu ve biraz da anlatasım olmayan bir durum. Onun
haricinde arayışlar nasıl sürdü ondan bahsedeyim. Şöyle ki, sayısını unuttuğum
kadar maili ABD-Avrupa eksenli üniversitelere, enstitülere ve şirketlere
yolladım. İş bulmada zorluk çıkaran engellerdeki ortak nokta pandemi maalesef.
Hele hele referans üzerinden iş alımları yürüyen ABD’de refereans da bulmama
rağmen, Corona sonrası azalan bütçelerden ve üniversitelerin gelirlerinin
yoksunluğundan bahsedildi hep. Şirketler bazında da esas unsur iş tecrübesinden
yoksunluktu ve akademik tecrübeleri iş tecrübesinden saymıyorlardı. Bu nedenle
oradan da ekmek çıkmayınca odak noktamı üniversitelere ve araştırma
enstitülerine verdim. Onda da eleye eleye [ve
elene elene] elimde üç final opsiyonu kalmıştı. Birisi şu an bulunduğum
mevcut üniversite, diğeri İtalya’daki bir üniversite ve sonuncusu ise
Lüksemburg’daki bir üniversite. İtalya’dan bazı kişisel sebeplerle ve oturup
baştan C1 seviyesinde İtalyanca öğrenme gücümün olmayışı nedeniyle vazgeçtim.
Lüksemburg ile Almanya arasında kalınca da, kültürel adaptasyon ve dil gibi
faktörleri de göz önünde bulundurarak Saarland Üniversitesi Bilişim Hukuku
Enstitüsü kapsamında bir projede araştırmacı olarak işe başladım. (oooo hayırlı olsun hacım, bunu ıslatalım
hehehe) Kısa özet bu evet.
Geldiğim şehir harbiden küçük. Tamam nüfus olarak
Erlangen’den daha büyük ancak caaaaanım Erlangen’in dibinde metropol şehir
seviyesinde Nürnberg vardı ve bu da aynı anda hem küçük şehir sakinliğini, hem
de büyük şehir imkanlarını yaşamamı mümkün kılıyordu. Ama burada en yakın büyük
şehir Frankfurt da, Köln de, Stuttgart da 150-200 km civarında mesafede.
Saarland eyaleti de zaten bu küçüklüğü kanıksamış ya. Ya sen koskoca eyaletsin
ve sloganın „Großes entsteht immer im
Kleinen“ olur mu? Nedir bu cümle? „Büyük
şeyler her zaman küçük şeylerden meydana gelir / ortaya çıkar.“ Allasen
oturup uzun uzun bu slogan için saatlerce toplantı yapıp ve bu fikirde mutabık
kaldıktan sonra sevindiniz değil mi… /: Ama bak şeyi çok rahat söylerim.
Buranın insanları, Bayern gibi öküz değil. Yani oturduğum muhitten (muhittin hehehe) mi bilmiyorum ancak
daha sıcakkanlı, daha insancıl ve daha yardımsever geldi buradaki insanlar.
Diyalekt farkları, aksan farkları, kültürel farklılıklar falan zorlasa da her
halükarda donuk Bayern köylülerinden
(ohaaa ne gömdün beeee. Dört sene yaşadın orada döööört nankör) iyidir.
Ayaklarımı uzatarak Alman bürokrasisini selamlarken ben. |
Tabi burada en büyük kaos kaynağım ev bulmak oldu. Bir ev
buldum, ev sahibi hukukçu olduğumu öğrenip korkup vazgeçti. Bir başka ev
buldum, sözleşmeyi bekliyorum artık emlakçıdan, hop başkasına kiralamaya karar
verdi ev sahibi. 3 tane ev görmeye taa Saarbrücken’e 15 saat tren, 800 km
yolculukta evin biri ilanı kaldırdı, diğeri yanıt verdi, sonuncusu ise
fotoğraflarla alakasız ufacık çıktı. Sonra üniversitenin misafirhanesinde
kalayım ev bulana kadar diye kendimi avuttum. Yazdım, 18 metrekare küçücük bir
ev kalmış tamam bari dedim. Hukuk fakültesi sekreterliğinden onay
bekliyorlarmış, bağlantı kurdum vesair, onay yazısı Kasım ayının sonunda
yollandı ve rahatladım. Tam da noel öncesi misafirhaneyi ayarlayan yabancılar
ofisi mail attı: e bize onay yazısı gelmedi, bugün akşama kadar yollanması
lazım [lan madem öyle son gün mü
söylüyorsun bana? Şaka mısın abicim? Neyse sakinim] ve eğer yollansa dahi,
yarın öğlen 12’ye kadar anahatı gelip teslim almanız lazım dedi. Ben şaşkın.
Ben sinirli. Ben şoke. Ben sövüyorum. Lan ben Noel haftası taa 400 km gidip
anahtarı alıp 400 km geri mi döneyim? E postalayın dediysem de yok dedi. Ben de
vazgeçtiğimi söyledim ve otel arayışlarına giriştim. Tam o esnada son umut,
aslında hiç umutlu olmadığım ve üç dört gün önce online ev gezdirmesine
katıldığım bir evin sahibine mesaj attım. Evi kime kiralayacağınıza karar
verdiniz mi diye sordum. Arayabilir miyim sizi dedi... Ben de heyecan tavan ve
telefon ekranına bile bakamıyorum. Allahım nolur olsun pliiiiis duaları ile
açtım telefonu ve kadın evi bana kiralamaya karar verdiğini söyledi. Müthiş
mutlulukla göbek ata ata telefonu kapatıp, 1 hafta sonra taşınacağım eve doğru
evi toplama hazırlıklarımı hızlandırdım, VW Caddy ayarında arabayı kiraladım,
bir gün önce geldiğinde eşyaları arabaya tıkıp [arabaya tıkıştırma sürecinde yardım eden Berk, ben, kalp] sabahın
bir erken saatinde minik gözyaşı damlalarım ile caaaaaanım şehrim Erlangen’e
veda ederek usul usul ve sağanak yağmur altında Saarbrücken’e vardım. Pazartesi
günü okula gittiğimde evle alakalı hocamla konuşurken, bulduğum muhitin şehrin
en elit yeri olduğunu söyleyince daha da şok oldum. (Dört ayak üstüne düşmüşsün lan resmen oha) Evet elit..
Cağnım Erlangen'de çektiğim son resim... Foto... |
Şehre geldikten sonra şehirle
ilgili izlenimlerimi daha sonra şeyaparım ama kısaca şu bürokratik saçmalıktan
bahsetmezsem gece uyuyamam. Erlangen’de doktora nedeniyle çalışma iznim yarı
zamanlı ve oturum iznim de Şubat ayında son buluyordu. Bunu hem tam zamanlı
çalışma iznine çevirmek, hem de oturum iznini uzatmak için gereken ilk şart Ausländerbehörde
ismindeki yabancılar ofisinde gerekli işlemleri halletmek. Bu gerekli işlemler
de şöyle, 20 tane falan belge yolladım maille oradaki benimle ilgilenen
görevliye, yetmedi mülakat günü bi ton belgeyle gittim. Mülakat günü 1 saatten
fazla konuştuk ve hatta tezimin sayfa sayısını ve doktora tezi bitirme talep
belgesininin kopyasını bile (E.A.) istedi.
Esas saçmalık şu... İstediği belgeler arasında AOK [SSK] denilen sigorta kurumundan sigorta girişimin belgesini
almak. Ancak o belge elimde yok çünkü Erlangen’de SSK’ya kayıtlı değildim özel
sigortalıydım. (OOOOO ZENGİN) AOK’ya
kaydolmam için ise işe girilen yerin, yani üniversitenin onayı gerekiyor.
Üniversitenin personel birimleri de işe girişimi tamamlayabilmek ve bu onayı
verebilmek için Ausländerbehörde’nin oturum iznine gereksinim duyuyor. Yani üçlü
bir zincirleme gereksinim var. Baktım iş b.ka sarıyor, AOK’yı arayıp ağladım,
oradaki adam da halimi anlayıp bana o kayıt belgesini verdi. He bi de burada
ikametgah bildirimini de yapıp ikametgah belgesini internetten talep ettim ve 3
haftadır evime postalamalarını bekliyorum.. 13€ verdim lan ben ona gönderin
ikamet belgemi... İki kere de mail attım ama hala yok dönüş. Türkiye
bürokrasisi kötü diyenler utanır mı? SANMAM...
VELHAAASIL, KÜÇÜK-ŞİRİN (?)-YAĞMURLU-GRİ BULUTLU-FRANSIZ ETKİSİNDEKİ bu Alman şehrinde yeni bir serüvene merabaaaağ dedim. Bakalım bakalım nolacak. Ama bak söz, iki üç yazı daha şeyaparım bak şehirle alakalı. Valla... Neyse hadi etler soğuyacak, ben mangala kaçar. TSCHÜÜÜÜÜÜS.
Yorumlar
Yorum Gönder