Futbolium | STSL 19-20 Sezonu 23. Hafta Beşiktaş - Trabzonspor Maç Yorumu


Maç öncesi, Beşiktaş’ın tek kale oynayacağını, rakibi uzun bir süre bunaltıp orta sahayı bile geçirmeyeceğini, salt Karius’un hatası ile gol yemeyeceğimizi ve taraftarın da maça dahil olarak güzel bir ambiyans yakalanacağını söyleseler, ağız dolusu küfreder ve kavga çıkartırdım. Her ne kadar maçın günler öncesinden tüm biletler tükenmiş olsa da takımın bu denli reaksiyon gösterebilmesinin bir garantisi yoktu.

Maçın yaklaşık ilk 8-10 dakikasını yayınsal problemler (öhöm öhöm) nedeniyle izleyemesem de, açar açmaz gördüğüm 1-0lık skor, “ulan gene saçma sapan oynayıp yenileceğiz, neyse en azından maçı izlemiş olayım” dedirtse de; sonrasında oynanan futbol, özellikle 2-1 öne geçene dek yapılan baskı ile birlikte akıllara 2016 Prime dönemindeki Golden State Warriors seviyesi veya 2015-2016 tiki taka Beşiktaş’ı dönemini getirdi. Aslında diziliş olarak çok da farklı değildik bir önceki haftadan ancak takım topu kaptırdığında çok iyi baskı yapıyor, Elneny belki de hayatının maçını oynuyor, Caner bile ilk yarı saçma sapan hatalar yapmayarak takım gayet Trabzon’u sahadan siliyordu. 

Zaten maç sonu istatistikleri de bu farkı ortaya koydu. Maç sonunda “Beklenen Gol” oranı 3,87’ye 0,93; şut sayısı 29’a 9; ceza sahasında topla buluşma 52’ye 17 ve kornerler bile 14’e 5 olarak karşımıza çıkıyordu. E sonuç? 2-2 beraberlik. Peki neden böyle bir skorla ahlar vahlar ederek 2 puanı resmen hediye ettik? Beceriksizlik resmen. Her ne kadar istekli olsa da, bitiricilik noktasında Burak Yılmaz çok ama çok vasat kaldı. Nkoudou, Boyd, Diaby (küfür serbest) de topun kale çizgisini geçmesinde oldukça saçma sapan tercihler yapınca, üstüne de Trabzonspor kalecisi Uğurcan’ın Wakabayashi’ye selam çakan performansı eklenince (hele hele Boateng ve Elneny şutlarını ve Gökhan’ın kafa vuruşunu kurtarması) haliyle attığımız gol sayısı 2’de kaldı. 

Yediğimiz goller ise daha farklı bir boyutta idi. Çünkü yediğimiz iki golde de bana göre Vida’ya yazılır en baş sorumluluk. İlk golde kaptırılan golde (aslında ilk golde topu faulle kapan Trabzonspor’un golünün iptal edilmemesi, hakem beyefendinin gidip izleme zahmetinde bile bulunmaması, maç içinde Beşiktaş’ın verilmeyen penaltısı (bkz. Boateng’in 10. dakikada düşürülme anı) gibi faktörler hakem hakkında her hafta yapılan haksızlıkların dışına çıkmadıklarını gösteriyor ama neyse futbol konuşalım) ilk önce yanlış pozisyon alan Vida, top Sörloth’a geldiğinde oyuncuyla oldukça mesafe bırakıp, geri geri koşarak Sörloth’un ceza sahasına yaklaşmasına neden oldu. Sörloth (fakir Haaland’ı) da gayet şık bir vuruşla Trabzon’u öne geçirdi. İkinci gol ise resmen fazia... Pardon facia. Caner’in yine kaptırdığı top, onun yerine kademeye giren Ruiz’in geçilmesi, Vida’nın saçma sapan pozisyon alması ve üstüne Karius’un topun gidebileceği tek ihtimal olan Sörloth istikametine topun gitmemesi için oraya atlayacak şekilde kendini ayarlamaması falan tam bir kolej takımı havası verdi :D Zincirleme Reaksiyon JK.

İki takımının forvetleri ve kalecileri yer değiştirse, maçın skoru en az 5-0 falan olurdu galiba. (Klişe: kardeşim, bu ligde şampiyon olacaksan atanın ile tutanın iyi olacak) (Klişe 2: atamayana atarlar abi, oyunun kuralı bu.) Ama maç içerisinde Sturridge en uzun yoldan ve yürüyerek oyundan çıkarken, 2-1 öne geçmişken Nkoudou’nun hemen kalenin dibinden çıkmasını anlamıyorum. Hani zaman geçirelim desek onu bile yapamıyoruz efendilikten resmen. Çıkma abi hemen işte. Bırak taraftar alkışlasın, usul usul ve selamlaya selamlaya çık işte sahadan ne acele ediyorsun hacı? 

Son olarak Beşiktaş’lı futbolcuları da ismen kısaca değerlendirip bitirelim yazıyı,

-          Karius bey yine güven vermiyor, sene sonu da gidiyor zaten. 2-1 sonrası yine duran topta hatalı çıkışı yine yedirtiyordu golü.
-          Gökhan. Verin ona koridoru, yapsın resitalini. Ah biraz daha genç olsan..
-          Vida. Bu maaşı ve bu pozisyon hatalarıyla gitmeli dedirtiyor. Romantik JK taraftarı her ne kadar tapsa da, gerçekler maalesef bu.
-          Ruiz ise Mirin esintileri verip kafa toplarında hep etkisiz kalsa da eh işte stoper seviyesinde oynadı.
-          Caner.... Sal bizi be abim. Bıktık hani. Üstüne de ön direğin önüne açılan yerden korner ortaların... Neyse
-          Elneny resmen hayatının maçını oynadı. Her yerdeydi ve hep iyiydi
-          ATIBA ise klasik Atiba iken, hücumda yapamadıklarını taraftar eleştirse de sosyal medyada, “e tamam da Atiba hep böyleydi. Ondan arapası falan mı bekliyoruz” şeklinde kestirip atılabilir o saçma yorumlar
-          Lens ise bir tık düzelse da hala çözemiyorum bu adamı. Neyse inşallah satarız en kısa zamanda, amin.
-          Boateng. Abi sen nesin öyle ya. Hele Burak Perriera itişmesinde dahil olup “hayırdır bilader ne ayak” modunu açması ve takımı benimsemiş olması mutluluk verici. Sakatlanmazsa vs çok iş görür.
-          Nkoudou reyis ise Onyekuru’nun 15 IQ daha azı. Hız var, istek var, çok kötü de değildi ama azıcık zeka be Gülücük Reyis.
-          Burak beye teşekkür eder, sene sonu jübile töreninde Acun Ilıcalı 4 Büyükler Halı Saha Turnuvasına herkesi bekleriz.
-          Boyd, haftaya da sen oyna sağda, belki biri iş yapar.
-          Diaby.... Küfretmek istemiyorum, teşekkürler
-          Necip. Vazgeçilmez efsanemiz. Yine öne geçince girdi, yine sarısını gördü, yine sarı sonrası kendisi de inanmayarak itiraz etti, yine koşuşturdu sahada falan. Temiz iş, iyi para. 

Görüşmek üzere, haftaya Cuma günü Alanya’yı yenelim, amin (yenemedik).

Yorumlar