Almanya Defterimden - Hukuk ve Ben

Bu yazıyı 10 Ağustos tarihinde Frankfurt'ta yazmıştım... Hukuk ve Ben

Hukuka yeni başlarken büyük bir hevesle Osmanlıca sözlük alıp kullanmayan binlerce öğrenci var. Yazık lan. Şahsen ben hukuku hiç istemediğimden, babama inat almamıştım o sözlüğü. Esasında babam benden daha heycanlıydı tercihler esnasında. Hatta hala heycanlı. Almanya'da davaya bakabilirmisin diyor :) Ben Türkiye'de bile bakamıyorum ki. Almanca kitap al oku, Almancan gelişir diyor. "ben 15 senedir ingilizce görüyorum, yeni yeni okuyabiliyorum baba :)" dedim. sonra bir ışık..... (şiddete karşıyım :/ 2000 km bile olsa, hissediyor insan.)

Lisenin sonunda tercihler arefesinde ben tutturmuştum "ingilizce işletme" diye. Gençlik hevesatı işte. iyi ki de seçmemişim. Çünkü işin içinde matematik var hacı. Hukuk seçtiğime ise 2. sınıftan itibaren sevinmeye başladım. Sevdim hukuku. 1. sınıfta o kadar sevmezdim ki, anayasa finali öncesi hiç kitaba bakmadan kola-çerez eşliğinde "Yüzüklerin Efendisi" izleyip sınava girmiştim. (ortalamanın düşüklüğünü sormayın, bununla anlayabilirsiniz)

Velhasıl, aileme ne kadar farkettirmesem de; özledim ilk kez. Bu duyguyu lise 1'de ailemden ayrıldığım ilk gece yaşamıştım. çok garip. 18 kişilik yatakhanede ağlayan 36 göz ve sessiz 18 ağız vardı. ve hepsi ailesini düşünüyordu. garip, birgün sonra herkes unutuvermişti özlemi falan, benim hatırladığım yatakhanede maç yapıyorduk.

belki de ilk yalnız bayramın etkisidir bu kadar fazla olan özlem birikmesi. kim bilir?

Yorumlar