Sabır Üzerine

Çok zor anlar gelir bazen. Geçmek bilmez zaman. O anların bazısında sol kaburgan ağrır, bazısında çözüm üretemez olur beynin. Ve o anlar için, kimisinde çözüm olarak kendini gösteren, kimisinde ise sorunu katmerleyen fiilin adıdır sabretmek… halk arasında gayet yaygın olan ‘’ zaman en iyi ilaçtır’’ sözünün bile özünde bu sabır denen nimet vardır. Nimettir ama zordur aslında. Fakat zorluk, mükafatla orantısını koruduğu müddetçe, vazgeçilmezliğini de koruyacaktır bu fiil. Insana beklemeyi öğretirken nice dersler verir, pişirir adeta acımasızca görünen bir biçimde. Rab bile sabredenlerdendir. Gerçi o her zaman bizle beraberdir ama…

Sabır simgesi bir peygamber de göndermiştir, adı Eyyub. Adaşı da sabretmiştir sanki sabır eyyublere has bir şeymiş gibi. Yüzyıllarca beklemiş, bizce ufacık, ama aslında cennet bahçesi gibi olan bir mezarda ‘’o güzel kumandanı’’ ve feth-i Konstantini ve bulunmasını gaib mezarının, adı Eyyub el Ensari… Nice eyyubler geçmiştir adı sanı duyulmayan dünya üzerinden. Belki eyyublerden daha çileli sabra gark olmuştur. Leylasını ararken Mecnun, dağı delerken Ferhat, çocuğunu beklerken bir anne… Hepsi gayet kıymetli meyvelere sahip olmuştur sabır sayesinde. Ama bazı meçhuller de vardır ki; sabır gömleğinin sıktığı, dar geldiği ve bu gömleği yırtıp atıp çırılçıplak kalan, onlar da belki ceza görmüştür. Zamansız açılmayla bir tokat, sabırsız konuşma ile küçük düşürücü bir cevap bulmuştur karşılık olarak. O an onun için bir ceza gibi gelmiş olabilir o sabırsıza fakat o bile aslında çok büyük bir mükafattır. Fakat hem sabırsız ve hem belki bilgisizce teşekkür yerine isyan eder belki ‘sabrı öğütleyen’e.

Insanlık o kadar ihtiyaç duymuş, özlem çekmiş ki sabır için, sabır taşı bile üretmiş. Sabri diye isim bulmuş ama unutmuş herhalde ‘’sabır’’ isminin asıl sahibinin Allah olduğunun.

Sabredenlere verilen mükafatların yanında, sabırsızlara verilen cezalar da vardır. En büyük ceza ise bence binbir derde sebep olan sarhoşluktur. Sabretmeyi daha denemeden kafasından atanlar ilk çözümü alkolde bulduğunu sanar. Kişi sabra ne kadar yaklaşırsa o kadar az ceza olur. Örneğin: dolmuş beklersin dakikalarca. Öyle bir an gelirki, ‘yürürüm’ dersin. Ve gidersin. Sonra otobüs gelir ve tabiki de sen bunu bilmezsin. Otobüs senden once varır gideceğin yere… işte bariz bir kayıp.

Sabır için niceleri, nice şeyler söylemiş, yazmış ve dinlemiştir. Ama hele birisi var ki… Sabrın kuşbakışı ile bir görüntüsünü gözler önüne serer adeta. Bu kimse Şemsi Tebrizidir ki şöyle demiş vakt-i zamanında : ‘’sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Gündüze bakıp geceyi tahayyül edebilmektir.’’


Sabra, ve sabır ateşinde usulca yananlara…






26.02.2012

Yorumlar