Platonizm

Kuşkusuzdur ki hayaller daha iyi, gelişmiş ve fevkalade bir gelecek için yegane anahtardır. Ve en muazzam hayali olgu ise platonik aşktır bence. Karşındaki sana karşı hiçbirşey hissetmiyordur aslında. Fakat sen öyle bir hayal-i aşk'a dalarsın ki hayal etmeye başladıktan 5 dakika sonra torunlarınla oynarsın. 

Aslında bu çok masumanedir. Karşıdakinin gözleri tesadüfen 1 saniye bile gözlerinle eşleşse sürekli sana bakıyor zannı uyanır sende. Senden birşey istese bir umut katmanı daha oluşur zihninde. Ve kalbinde yavaşça kök salar bu aşk. Ve platonik aşkın zehri bu zamanda ortaya çıkar. Sen deliler gibi aşıksındır fakat o öyle bir duygunun ‘d'sine bile sahip degildir sana karşı. Veya da o da birşeyler hissediyorsa sen açılamadığından dolayı filizlenmeden kurumuştur aşk ormanının ilk ağacı.

Eskiden bir öğretmenim şu sözü söylemişti sınıfta : ‘ birini ne kadar seviyorsan, o da seni o kadar seviyordur. ‘ tamamen saçmalık bence. Bu sözü dünyada yaşanılmış milyonlarca platonik aşktan bi haber olduğu için söylemiş olabileceğini düşünüyorum şahsen. Herkes ömründe bir kez yaşamıştır. Komşunun kızına , sınıf başkanına, bakkalın çırağına , otobüste para uzatan kızcağıza... 

Can alıcı soru geliyor... ‘ peki neden bu kadar çok yaşanıyor ki platonik aşk?'

Belki platonizm, her türlü – izm lerin yerini almıştır yada insan sevgiye açtır ya da ‘platonik kelimesi' ilgi çekicidir. Yada... amaaaan... biz Nasreddin hoca torunlarıyız. Hep bir umut var içimizde. Ya severse!

Yorumlar