Meybuz

Magnum'suz geçen çocukluğumun magnumudur. Şeffaf plastik ambalajında, aromasına gore renkleri değişen, bazen turuncu, bazen sarı ve bazen kırmızı ile pembe arasında değişen renkleriyle gönlümü cezbeden yaz rüyası... mart ayının başından Eylülün sonuna kadar satılmaya başlar hemen hemen tüm bakkallarda.. oyle buyuk hiper, süper, über marketlerde bulamazsın. Fiyatı çok uygun , lezzeti muazzamdır. Vazgeçilmezdir adeta. Alırsın bakkal amcadan 3-5 tane. Hele baban bakkalsa...

Baban görüp : ‘ yeter ! çok yersen hasta olursun' diyene dek alırsın dolaptan. Bir tanesini bana ver der baban bazen.. mecburen verirsin. Gözün o meybuzda.. her renkten ikişer tane almışsındır. Portakallıyı çok seviyorsan ondan bir fazla alırsın.


Elindedir... soğuk soğuk. Elin üşür ve hemen öbür eline alırsın. Baktın olmuyor,elbiseni bohça gibi yaparsan. Gobeginin oralarda tutarsın. Oturur bir köşeye ve genelde o köşe evinin çevresi olur. Alırsın birini ve dişlerinle binbir zorlukla ısırarak koparırsın meybuzun başını. Ve meybuzun altından elinle ittirerek dışarıya çıkartırsın o eşsiz buzu dışarı azıcık. Ve yemeye başlarsın. Yalarsın ilk başta. Sonra dayanamaz, ‘'gırç,gırç'' yersin buzu. Muhteşemotesidir. Hemen biter. Fakat yetmez. İki,üç,dört... bitene dek...


Geçen gün aradım birkaç bakkalda bulma umudu olmadan. 3.sünde buldum tesadüfen. Aldım bir tane. Yine ucuz fakat bu sefer yanında magnumlar var cornettolar var. Ne eski dadı kalmış ne de cazibesi...

Yorumlar